tag:blogger.com,1999:blog-2215736565619335462024-03-19T03:40:57.523-07:00KÜLTÜR - SANAT VE EDEBİYAT DÜNYASI'NDANHAKKINDAhttp://www.blogger.com/profile/05508359382724864569noreply@blogger.comBlogger8125tag:blogger.com,1999:blog-221573656561933546.post-55712549885962432752016-10-04T00:48:00.001-07:002016-10-04T00:48:20.198-07:00Sözcükler - Arzu KÖK<span style="color: red; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: x-large;"><b>Sözcükler</b></span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">Jean Paul Sartre’nin bir kitabının adıdır Sözcükler. Burada çok fazla felsefi söylem içerisine girmek değildir isteğim. Sadece sözcükler söz konusu olduğunda aklıma gelen bir soru var, onu irdelemek istiyorum. <span style="color: orange;">‘Kaç sözcükle düşünmeyi öğreniyoruz? ‘</span></span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><span style="color: orange;"><br /></span></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbTJOGVtV-3Rh_QGi_WDyjDGAHIHgP6Yty88infMhJ-BhuwPSHxw44u8IJezX7lGLCyCK4SKpyNyBOiL6aCH0p-BUkuNw8bKHEXosquH4x3e9zPuGAZ6RVEYUZ3j1uqV0REF1CwO17hhyphenhyphenp/s1600/Okumak-ozgurlestirir.-Ruyalar-da...-Birakin-sozcukler-kurtulsun-sayfalardan-ve-dilediklerince-kanat-.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbTJOGVtV-3Rh_QGi_WDyjDGAHIHgP6Yty88infMhJ-BhuwPSHxw44u8IJezX7lGLCyCK4SKpyNyBOiL6aCH0p-BUkuNw8bKHEXosquH4x3e9zPuGAZ6RVEYUZ3j1uqV0REF1CwO17hhyphenhyphenp/s400/Okumak-ozgurlestirir.-Ruyalar-da...-Birakin-sozcukler-kurtulsun-sayfalardan-ve-dilediklerince-kanat-.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: arial, helvetica, sans-serif;">Ankara Üniversitesi’nde yabancı öğrencilere dilimizi öğretmek için kurulan ve kısa adıyla TÖMER olarak bilinen kurumun yaptığı bir araştırmayı gördüm geçenlerde. Bu araştırmaya göre: Amerikan ilköğretim okullarının ders kitaplarında kullanılan sözcük sayısı 71.681, Almanya’da 70.400, Japonya’da 44.224, İtalya’da 30.193, Suudi Arabistan’da 13.579 imiş. Türkiye’de ise bu rakam 7.260. Bu da demek oluyor ki ilköğretimi bitiren çocuk bu kadarcık sözcük hazinesiyle çıkıyor yaşam yoluna. </span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">“Severim sözcükleri.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">tavandan düşen güvercinlerdir sözcükler.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">dizlerimde oturan altı kutsal portakaldır onlar.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">sözcükler ağaçlardır, yaz'ın bacakları,</span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><span style="color: orange;">ve güneş, ve onun tutkulu yüzü.” </span> diyor Anne Sexton bir şiirinde. Bir başka şair Roque Dalton:</span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">“Som sözcükler istiyoruz</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">ki dirensin gecenin ortasına</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">dünyanın yeni rüzgârlarına</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">sözcükler doğar temellerden</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">sözcükler doğar bina temellerinden</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">kaya gibi sert</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">boyun eğmez sözcükler.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">Sözcükler yetmez konuşmaya hazırlık için</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">bizim tez canlı dünyamızda</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">ama susuzluğun nedenlerini gösterir,</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">çığlık,</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">duyurur "Yeter!" diye açlığı</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">sömürünün karanlığına karışırken</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">öfkesinin ışığı.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">Sözcükler istiyoruz uyanışın şarkısı için.”</span><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiFCjR0zjRbOIa7iFadcppFb5Neu_3szpjoFH4fcRWP_wic4kayxc8o-SrZqzZMJz8jKZu15zkA7xwJixz8ZCzEzYxFA5iz08_xybLLAPIA7waKupueFQ4gmybO34BzqVLx4ll1QMdYEAH0/s1600/Grammar.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="267" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiFCjR0zjRbOIa7iFadcppFb5Neu_3szpjoFH4fcRWP_wic4kayxc8o-SrZqzZMJz8jKZu15zkA7xwJixz8ZCzEzYxFA5iz08_xybLLAPIA7waKupueFQ4gmybO34BzqVLx4ll1QMdYEAH0/s400/Grammar.png" width="400" /></a><span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">Ne güzel anlatmış değil mi bu şiir sözcüklerin önemini? Düşünsenize bir gün, sırf kullanmadığınız için sözlüğümüzdeki bazı sözcüklerin silindiğini, yok olduğunu. Hele bir de kullandığımız sözcükler dahil pek çoğunun yaşamdaki karşılıkları silinirse ne olacak? Soru olarak duymak bile can sıkıcı iken Türkçe yazık ki böylesi bir durum ile karşı karşıya bırakılmış durumda.</span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">Sözcüklerin yaşamımızdaki varlığı son derece önemlidir. Onlar olmadan düşünemeyiz, kendimizi ifade edemeyiz her şeyden önce. Sözcüklerin azalması yalnız düşünce özgürlüğü boyutuyla değil, buna bağlı birçok konuyla ilgili de bir yığın soru getirebilir akla. Ki düşünce özgürlüğüyle ilgili olanları en basitleri aslında. </span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">Sözcük hazinesi zengin olduğunda, düşünce de zenginleşecek ve düşünceyi açıklama özgürlüğü daha da çok anlam kazanacak. Elbette, düşünce özgürlüğünün sınırlanmasına karşı çıkmak gerekecek böylesi bir durumda. Ne var ki, her türlü düşüncenin serbestçe açıklanabildiği, ama açıklanan düşüncelerin ne kadar gür ve yüksek sesle ifade edilirse edilsin, içerik bakımından bütün derinlikleri anlatmaktan yoksun kaldığı ortamlarda yine de özgürlük hep sınırlı kalacaktır. Bakın yine sözcüklerin ve sözcük hazinesinin gücü çıkıyor ortaya. Ancak düşünce özgürlüğü ve bu alandaki zenginlik kapitalist düzenin en karşı çıktığı şeydir ki bu nedenle öncelikle ele geçirmek istedikleri ülkeleri dillerinden yoksun hale getirmeye çalışırlar. Ülkemize yapılmaya çalışılan da budur. </span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">Peki ya eğitim sistemimizdeki dil ikiliği? İnsanlarımızın bir kısmı öğretim dili zengin dillerin kullanıldığı okullarda yetişince ne oluyor? Evin içinden başlayarak sokaklara, meydanlara, kalabalıklara doğru uzanan bir sorun yok mu? Çocuk anadilini, adı üzerinde annesinden öğrenir. Yalnız okul öncesinde değil, sonraki aşamalarda da böyledir bu. Sözcük ve düşünce zenginliği ne kadar yüksek olursa olsun bir annenin bunları çocuğuna net olarak aktarabilme şansı yazık ki yoktur. Çünkü kişiliğinin oluşmaya başladığı en kritik dönemde çocuk, annenin zengin dil hazinesi ve iyi yetişmişliği ile çevrenin sınırlı dil hazinesi ve kültürsüzlüğü arasında kalmaktadır. Bu da çocuğun sağlıklı gelişimi yönünde engel oluşturmaktadır. Bir de burada annenin israf edilen birikimi de söz konusudur. </span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhR8uwa6GNTtMd_J2jGVgmkWNlviULohAEW5hqG40yz6iuoYgS-z1NQ2dpQ56ibrJH13eRngZb_q1ReSj5sNiABnobIm0w2nTyZN9ivJ5-cCdpuj3COfXxB5SYD-Fz6kz05tRs5yIyXmHdi/s1600/16Kennedy-jumbo.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="260" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhR8uwa6GNTtMd_J2jGVgmkWNlviULohAEW5hqG40yz6iuoYgS-z1NQ2dpQ56ibrJH13eRngZb_q1ReSj5sNiABnobIm0w2nTyZN9ivJ5-cCdpuj3COfXxB5SYD-Fz6kz05tRs5yIyXmHdi/s400/16Kennedy-jumbo.jpg" width="400" /></a><span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">Bunun gibi pek çok şey yazılabilir veya akla gelecektir mutlaka. Toplumun iyi yetişmiş seçkinleri ile halk yığınları arasındaki düşünce aktarımında da söz konusudur bu durum. Bu seçkinler ya toplumlarından kopup başka ufuklara yelken açıyorlar ya da kolayına kaçıp iletişimin mümkün olduğu sığ sularda yüzüp durmaktadırlar. Halk ile aralarında bir bağ asla kurulamamaktadır. Böyle olunca da sözcük hazinesi zengin bir dil yaratmak, ülkenin kültür düzeyi kadar demokrasisinin kalitesi bakımından da büyük önem kazanmaktadır.</span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">Sözcük hazinesi zengin bir dilin yaratılması ise, dil kurumlarının, edebiyat ve sanat çevrelerinin olduğu kadar, hatta onlardan daha çok üniversitelerin işidir. Çünkü dil, ayrıntılı kavram farklılıklarıyla ve bilimsel anlatım titizliğiyle orada gelişir.</span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;">Dünyanın en güzel dillerinden ve sözcük hazinesi en zengin olanlarından biridir Türkçemiz. Bu nedenledir ki onun daha fazla yozlaştırılmasına izin verilmemelidir. Üniversiteler, dil kurumları, edebiyat ve sanat çevreleri ortak hareket etmeli ve bu gidişata bir son verilmelidir. Bizim başka dilimiz ve ülkemiz yok. Sahip çıkalım.</span><br />
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><br /></span>
<div style="text-align: right;">
<span style="font-family: "arial" , "helvetica" , sans-serif;"><b style="color: red; font-size: x-large;">Arzu KÖK</b></span></div>
<br />
<br />HAKKINDAhttp://www.blogger.com/profile/05508359382724864569noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-221573656561933546.post-58183999822582636062016-10-04T00:38:00.000-07:002016-10-04T00:38:08.461-07:00Mehmet AYDIN -Arzu KÖK<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-large;"><b>Mehmet AYDIN</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">31 Mart 2016 günü kaybettik onu. İki ay önce de sevgili eşini kaybetmiş ve acısına dayanamamıştı belki de. Mehmet Aydın'ı kalabalık bir topluluk uğurladı. Dostları, sevenleri uğurladı onu son yolculuğuna. Oradaydık hepimiz, yanındaydık son yolculuğunda. Kiminle konuşsam; <span style="color: orange;">''Beni çok severdi, ben de onu''</span> diyordu. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEk7jeuIm9ECJ2Pio1i7ANynCtzUle58vtUTIn-BW3ZPNo_FaHKHrT1LgGsrH6bc-3riTjjLjba_3Vr8TgBcAc79nkeePe5AiywLzQRxGshv2PZzhYEpLPwgH0U3iTW-60s-xvYxAAlV_x/s1600/61558_531305210246823_853181313_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEk7jeuIm9ECJ2Pio1i7ANynCtzUle58vtUTIn-BW3ZPNo_FaHKHrT1LgGsrH6bc-3riTjjLjba_3Vr8TgBcAc79nkeePe5AiywLzQRxGshv2PZzhYEpLPwgH0U3iTW-60s-xvYxAAlV_x/s400/61558_531305210246823_853181313_n.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ben dahi <span style="color: orange;">'en çok beni severdi' </span>diye düşünüyordum. Vardığım sonuç şu: </span><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Mehmet Aydın, iyi öğretmenliği yanında; dostlarına, çok sevildiğini hissettiren, onun için biricik olduklarına inandırmayı başaran bir sevgi adamıydı. Işılar içinde olsun...</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yazarlar, çizerler, aydınlar, okuyanlar tanır Mehmet Aydın’ı. Kimi yapıtlarından, yazılarından, kimi de şiirlerinden ve çokça aldığı ödüllerden tanır onu. Ama onu tanıyanlar dostluğunu çok sever, güler yüzüne, kişiliğine güven duyar. Zira yaşamıyla, yapıtlarıyla örnek bir eğitimci ve mücadele insanıdır o. <span style="color: orange;">“Kalemiyle köprü kurabilen”</span> nadide değerlerimizdendir.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Türk Edebiyatı’nda son nefesine kadar yazmaya devam etmiş şairlerimiz vardır. İlk söylendiğinde ise akla Fazıl Hüsnü Dağlarca, İlhan Berk, Melih Cevdet Anday gibi şiir ustaları gelir ve bu unvan yalnız onlara aitmiş gibi düşünülür. Oysa onlarla sınırlı değildir. Mesela Mehmet Aydın onlardan biridir. Mehmet Aydın Cumhuriyetle yaşıt ve son anına kadar da üretmeye devam etti. Hatta iki ay önce çıkan son şiir kitabının önsözünü yazma mutluluğunu da yaşamıştım.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Delphoi kendinde<span style="color: orange;"> “Dünyanın Göbeği” </span>diye bilinen bir yarık varmış. Bu yarıktan insanı sarhoş eden bir buhar çıkarmış. Tanrı Apollo’ya danışmaya gelen olursa bu yarık üzerine üçayaklı bir sehpa konur, buna da Pythia denen başrahibe otururmuş. Bu rahibenin buharla kendinden geçtikten sonra söylediklerini etraftan saygıyla dinleyen rahipler kaydeder, sonra manzum bir biçime koyarak, Tanrı’ya danışmaya gelenlere verirlermiş. İşte, Mehmet Aydın’da Türk Edebiyatı’nın Pythita’sıdır. Pythia gibi o da herkesten farklı bir dille yazıyor. Saygıyla dinlenip, yorumlanması gerekiyor. Kısacası aceleci, kolaycı olan bugünün insanının harcayamayacağı kadar bir çaba istiyor. Belki de bu yüzden adı yukarıda saydıklarım kadar bilinir olmadı. Bir söyleşide ona bunun nedeni sorulduğunda <span style="color: orange;">“ Ben yazarım. Neysem oyum. Bir pazarlamacı, tezgâhtar değilim”</span> diye yanıtlar. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Cumhuriyetle yaşıttı Mehmet Aydın. Kendisi kadar şiiri de gerçek bir cumhuriyetçi. O yaz kış meyve veren bir ağaç gibiydi. Ders kitabından eleştiriye kadar her konuya el atmış bir yazın eriydi.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Anadolu’nun bozkırlarından sözcükler devşirip getirdi dimağlarımıza. Dağ başlarında sessiz sedasız açan kır çiçekleri gibi unutulmaya yüz tutmuş sözcükleri kullandı şiirlerinde. Oldukça yalın bir anlatımı vardı. Özenle seçtiği sözcüklerle mükemmel bir dil işçiliği kullanırdı. Bu anlamda da yüz akıydı Türkçe’nin. Şiirlerinde söylenceler, türküler, masal ve kültürel değerlerden yararlanır. Toplumun her kesimini içine alan bir izlek yelpazesi ile ele alarak aktarırdı bizlere.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZY4w6I54DPfCmZ1wyYFtrdJm1gSXDQLPYBqa1Abi1JBzsUqG6w9gF4ibPDOZK0ECi8CQiC14GNkW1newpltTMniB-dtGIl7rZFbYAyjMB6M9q5yS8tMbERTachWU198RSs7e39CVz804U/s1600/557898_531253140252030_1485684388_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZY4w6I54DPfCmZ1wyYFtrdJm1gSXDQLPYBqa1Abi1JBzsUqG6w9gF4ibPDOZK0ECi8CQiC14GNkW1newpltTMniB-dtGIl7rZFbYAyjMB6M9q5yS8tMbERTachWU198RSs7e39CVz804U/s400/557898_531253140252030_1485684388_n.jpg" width="300" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Mehmet Aydın, insanlığa hizmeti ibadet sayar ve sevgi dininin ışıklarını, şiir diliyle evrene yaymaya çalışır. Gün geldi, Filistin’de, Çeçenistan’da, Bolivya’da, Yunanistan’da, Güney Afrika’da bir özgürlük savaşçısı oldu, gün geldi Şili’de, Cezayir’de, İran’da bir direnişçi oldu. Gün geldi barış güvercini olup dolaştı tüm evreni. Gün geldi Sivas’ta yakılan aydınlarla, sanatçılarla yandı. Gerçi son gün çıkan bir aksaklık olmasaydı belki de o gün yakılanlardan biri olacaktı. İyi ki olmuş o aksilik de o gün gidememiş oraya. Osman Bolulu’nun dediği gibi bir “sevgi bohçası” ydı o. <span style="color: orange;">“Canım canım”</span> diyerek kollarını açıp karşılayışı da bu yüzdendi insanları. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yeryüzünde ne kadar sorun varsa, ne kadar acı olay yaşanıyorsa, bunların oluşmasında kendini sorumlu tutarak insanlığın dertlerini paylaştı. Yüreği daralanlara, şiirlerini ilaç olarak sundu.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> Özellikle köylülerin, işçilerin, yoksulların, kimsesiz çocukların, sürülen öğretmenlerin, özgürlük savaşçılarının, ozanların, yazarların sorunlarını dile getirdi. 70’li yılların kardeş kavgasını, gençliğin bu kavga içindeki yitişini, çığlık çığlık haykırdı. Akan kanı durdurmak adına şiirleriyle bir barikat kurmaya çalıştı. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Mehmet Aydın’ın şiiri genelde anlam şiiridir. Biçim ve anlam bütünlüğü vardır şiirlerinde. Evrensel ilişkilerin bilimi olan diyalektiği kullandı yazarken şiirlerini. Dünya görüşü ve evrensellik ön planda oldu onun için hep. Şiirlerinde asla benmerkezci bir anlayış söz konusu olmamıştır. Şöyle diyebiliriz örneğin;</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Mehmet Aydın şiiri, gerçeklerin şiiridir</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Acıların, sızıların damıttığı bir şiir</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Umutların, beklentilerin şiiridir</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Dostlukların, barışın şiiridir</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">İnsan haklarının şiiridir</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ölüşlerin, hayallerin gerçek objektifinden geçirilmiş şiirlerdir</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Çağını soluyan, yargılayan şiirlerdir</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sorumluluğu acılarından gelen şiirlerdir</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;">Sevdalar içinde, sevdasız kalmanın şiiridir.”</span> ve bunları istediğimiz gibi uzatabiliriz.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Tüm bunların yanında Mehmet Aydın Türkçe’yi en güzel kullanan bir şairimiz olarak da çarpar göze. Liberalizm ve kitap rantı uğruna Türkçe’nin zedelenmesinin önünde durmuştur. Şiirin olmazsa olmazı imgeyi de çok güzel kullanır, ancak kendisine sorarsanız mütevazi bir şekilde imgeyi en güzel kullananın kendisi değil, İlhan Berk olduğunu söylerdi.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">O umut dolu bir kapı açmıştır, yersize, yurtsuza umarsıza ve bir yuva yapmıştır onlara, dostluk, kardeşlik ocağı olan;</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir yuva donattım, aydınlık</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yalansız, dolansız</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Salt dostluk, kardeşlik ocağı olan</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Açgözlü zorbalardan başka</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Herkesin gireceği</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kinlerden ve düşmanlıktan uzak</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kirsiz ve kansız”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Umut, ekmeğiydi onun;</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kuşan kalemini ey bilge</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;">Dağıt şu belirsizliği, karanlığı” </span>der.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yaşamın engellerle dolu olduğunu bilir ve şöyle der bir şiirinde;</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sert kayalara</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Serilmiş bir halıdır yaşam”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sevginin azalması üzerdi onu,</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bak esenlik kuruyor dalında</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Açılmıyor yüreklerin kapıları” </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yurdunu çok severdi. Mesela Yurdum Benim şiirini;</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Tek varlıksın gönüllere taht kuran</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Değişmem dünyalara seni</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sana gider yiğitlik</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ve özgürlükte her yol</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Dolduramaz hiçbir güzellik</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;">Düşlere sığmayan yerini” </span>dizeleriyle bitiriyordu. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Mehmet Aydın, benliğimizde bir karmaşa yaratan ve onu alt üst eden şeyler söyledi bizlere ve düşünmeye sevk etti sürekli bizleri. İyi ki yaşamışsın, iyi ki seni tanıma mutluluğuna sahip olmuşum. Işıklar içinde ol…</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<div style="text-align: right;">
<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b><span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Arzu KÖK</b></span></div>
HAKKINDAhttp://www.blogger.com/profile/05508359382724864569noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-221573656561933546.post-61659976251014952932015-11-07T04:25:00.000-08:002015-11-07T04:25:34.232-08:00M. Kemal Yılmaz - Arzu Kök<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-large;"><b>M. Kemal Yılmaz</b></span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ölüp de ne olacak sanki…</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Marifet mi seninki</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Babamda yaptı o işi</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">………………….</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Nereden aklına esti bu iş?</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ne vardı ölecek,</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">İyi kötü yaşayıp dururken…”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">M. Kemal Yılmaz, <span style="color: orange;">‘Marifet’</span> şiirinde Celal Vardar’ın ardından yazdığı bir şiirde böyle diyordu gidenin arkasından. Şimdi bizde kendi şiirinden birkaç dizeyle aynı şeyi söylüyoruz ardından. 10 Mart 2013 günü kaybettik onu. O bir öğretmen, o bir siyasetçi, o bir şair, yazar, o bir… Yaptıklarını anlatmaya, meziyetlerini saymaya yetmez belki de sayfalar. O nedenle anlatmayacağım yaşam serüvenini. Yetineceğim sadece yazma serüvenini anlatmaya gücüm yettiğince.</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKr3XrHpXguRWKyGmp5qkv7aTIHTtTJ1Dran1O1s3I4nLhJMgclX9GZD8o-YtKgZtiKSg4ckvOqeT_cRrGyynkn55zBghpwAm18MQLd0LyUty8h-eseNPfXEGMj9BlYkt-7J7bWl19xJ5X/s1600/413574-3-4-546b6.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="287" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKr3XrHpXguRWKyGmp5qkv7aTIHTtTJ1Dran1O1s3I4nLhJMgclX9GZD8o-YtKgZtiKSg4ckvOqeT_cRrGyynkn55zBghpwAm18MQLd0LyUty8h-eseNPfXEGMj9BlYkt-7J7bWl19xJ5X/s400/413574-3-4-546b6.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yazmaya başlama sürecini şöyle anlatır; </span><span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“ Umurlu’lu Türkçe öğretmeni ve öykü yazarı Mahmut Özay dayımdır benim. O aldı beni kanadının altına. Ortaokulun birinci ve ikinci sınıflarını Siirt Ortaokulu’nda onun yanında okudum. Şiir zevkini o verdi bana. O zamanlar, Türkçe öğretmenleri güzel şiirleri öğrencilerine ezberletirdi. Her öğrencinin sevdiği şiirlerini yazdığı, güzel kağıtlı, kaplı, kilitli bir şiir defteri olurdu. İlk şiir denememe 1934 yılında Siirt’te başladım. Okulda şapoğrafla baskı yaptığımız tek gazetemizde yayınlandı o yıllar. 1940’lı yıllarda Aydın’da yayınlanan Kültür Dergisinde yayınlandı şiirlerim.” </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Daha sonra şiirlerini farklı yerlere gönderme konusunda güven gelir kendisine ve Ankara Halkevi dergisi Ülkü’ye gönderir şiirlerini. O yıllarda dergiyi çıkaran Ahmet Kutsi Tecer destek verir kendisine ve devam eder şiir yazmaya. <span style="color: orange;">“Yayınlanan iki şiirim için tanesi 5 liradan 10 lira yazı hakkı ödendi bana. Şiir para ediyordu o zamanlar.” </span>diyordu. Daha sonraları şiirin maddi anlamda değerini yitirdiğini de gördü ama vazgeçmedi yazmaktan. Şiir bir tutkuydu onun için. <span style="color: orange;">“Şiir vefalı dosttur. İnsanı yalnız bırakmaz. Şiir, tattır, güzel kokudur, çiçektir. “</span> der arkasından eklerdi; <span style="color: orange;">“ Çiçekler solar, şiir solmaz, dipdiri kalır, kitaplarda, gönüllerde yaşar. Baldan daha tatlıdır o. Gel deyince koşar gelir, git deyince büküp boynunu çekip gider. Su istemez, ekmek istemez, emre hazır, bekler kapınızda.”</span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;">‘Denizin Getirdiği Ölü Asker’</span> isimli şiir kitabının başına, Fransız şairlerden Blaise Cendrars’ın tek dizelik bir şiirini koyar; <span style="color: orange;">“Niçin yazıyorum? Çünkü…” </span>Fransız şair soruyu sormuş, cevap verecekmiş gibi söze girmiş ve bırakmıştır gerisini. M. Kemal Yılmaz ise kendince veriyordu bu cevabı,<span style="color: orange;"> “Kocamamak için yazıyorum” </span> diyordu. Evet 92 yaşında kaybettik ama hiç kocamadı o, beyni dipdiriydi. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">M. Kemal Yılmaz’ın şiirlerinde öne çıkan, titreşen duygu insan sevgisidir. Siz bakmayın;</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“İnsanları sevecekmişim!</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ama kimi? Hangisini?</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yoksa hepsini mi?</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Hadi canım sende!</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sevecek şey mi kalmadı yeryüzünde!</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kimi seveceğim kimi?</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Öldüreni mi? Öleni mi?</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Nasıl sevebilirim insanımı ezeni</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;">Hazır yiyiciyi, aylak gezeni?” </span>dediğine. Dikkatli okursanız göreceksiniz oradaki sevginin büyüklüğünü. Sevmeye değer mi diye sorarken bile insanların mutluluğu için, gelecek güzel günler için bir serzeniştir bu dizeler. <span style="color: orange;">“Böyle mi olmalıydı?” </span>diye sormaktadır aslında. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitIqaPCfR0lutpWyWa1JLv-ANHKO9YNU2cwp_MRkZ8IHhL5gIbKz0hrEKC9fXYv0r6VVTYfSMT3meYAwjl2XGR_hcke_rlz3m3nKwT-8YOpeAxvq8Zz-Zt8C18_bMY8uxOx2K3KCv9lhRu/s1600/354976-3-4-16f3b.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="287" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitIqaPCfR0lutpWyWa1JLv-ANHKO9YNU2cwp_MRkZ8IHhL5gIbKz0hrEKC9fXYv0r6VVTYfSMT3meYAwjl2XGR_hcke_rlz3m3nKwT-8YOpeAxvq8Zz-Zt8C18_bMY8uxOx2K3KCv9lhRu/s400/354976-3-4-16f3b.jpg" width="400" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu toprakların bir parçası olduğunu unutmuyor asla. Kara gözlü zeytin ağaçları, dedeler, nineler, çocuklar içine öylesine işlemiş ki; tarla dikenleri çocuk ayaklarına öylesine derinden batmış ki; kömürü, tütünü, inciri öyle sinmiş ki içine; ruhunda derelerin, pınarların şırıltısı öyle bir yerleşmiş ki Notre- Dame kilisesinin kocaman çanları bile susturamamış onları.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Tozlu yollarında çoktandır</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yalınayak yürümediğim;</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ayağıma diken battı</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Oy anam oy’ diyemediğim,</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Mısır ekmeğini buğdayla ödeyemediğim</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;">Vatanım” </span>demekten alıkoyamamıştır hiçbir şey onu. Vatanı her şeyidir onun. Bu toprağın insanlarının başına gelenler hemen yankısını buluverirdi şiirlerinde.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kömür ocaklarında hayatını kaybeden bir genç ile birliktedir toprağın altında. Duyurmaya çalışır oradan bizlere sesini;</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Hem üstümde kapandı, hem yanımda</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Zindan kapıları, ağır</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yer altından bir yol gider incecik düşüme yabancı ülkelere</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yürekten yüreğe nasıl olsa sızar sevgi</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Hele yukarıda bahar gelsin”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kendisi okuyamamış, ama oğlunun okumasını, adam olması için yanıp tutuşan yoksul, köylü bir babanın ağzından, içtenlik dolu bir yakarış misali;</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sarı inek bölünmez ki dörde</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">El kadarcık kıraç tarla</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Derman mı olur derde</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bizim oğlan okusun”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;">‘Yağmur Duası’ </span>şiirinde susuzluktan kavrulan otlar, ağaçlar, hayvanlar ve Anadolu köylüleri ağzından Tanrı’ya öyle bir yakarışı vardır ki kimse kayıtsız kalamaz bu yakarışa. Ne Tanrı, ne doğa ilgisiz kalabilir bu yakarışa;</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ağlıyor ineklerimiz</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ağlıyor bebelerimiz</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kurudu gözyaşları çayların</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kurudu okulun yolu</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ağlıyor kocamış Anadolu.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Aç sevişilmez</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Boğuşulmaz aç;</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Boynu bükük,</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sana ellerimizden daha yakın şu ağaç”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">1999 yılında 30.000’e yakın insanımızın ölümüyle sonuçlanan Marmara Depreminin ardından kaleme aldığı <span style="color: orange;">‘Ağıt’ </span>hala dağlamaktadır yüreğimizi;</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">”Yeni doğmuş kimi,</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kimi yedisinde, kimi otuzunda, kırkında,</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yetmişinde olan da var.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kiminin tutulmuş dili, kiminin kopmuş küçücük eli</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Acıman yokmu senin kudurmuş canavar…</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bre sarhoş dünya, bre deli toprak…</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Dökülüyor kasırgada yaprak yaprak,</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Devrilmiş ulu çınar</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Gövde kırık, dal kırık,</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yürek kırık, umut kırık, bacak kırık, kol kırık”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yaşantıya yönelir M. Kemal Yılmaz’ın şiirleri yukarıda da gördüğünüz gibi. Kendisini odak noktası yaparak; bir babanın feryadını dillendirir, eğitimci olarak köy çocuklarını ele alırken ayaklarını, ellerini ısıtmak ister. Çöp tenekelerinden ekmek toplayan çocukları kendi sofrasına çağırır. Kol emekçisine üretim kaynağı olan toprak ve suyu baş tacı yapar. Kadını işlerken dizelerinde kadının eğitici, ana, sevgili yanlarını alır ele. Ülkemizde sık sık yaşanan deprem, sel ve yangınlardan yakınır. Yüreğinde büyük bir ATATÜRK sevgisi yatar. Atatürk’ün ve Türkçe’nin ödünsüz savunucusu niteliğine sahiptir. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ege’nin Zeybek yürekli şairi ayrıldı aramızdan. <span style="color: orange;">“İki günü müsavi olanın ziyanda olduğu” </span>düşüncesine sahipti ve öyle yaşadı. Ziyan etmedi tek gününü. Dolu dolu bir yaşam ve güzel şiirler, makaleler, kitaplar bıraktı bizlere. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir sıcak,</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir dost,</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir ana</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;">Sarıversin beni ölüm”</span> diyordu bir şiirinde. Öyle de yaptı ölüm, sarıverdi onu bir ana, bir dost sıcaklığıyla. Işıklar içinde ol M. Kemal Yılmaz, ama yinede diyoruz ki;</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ölüp de ne olacak sanki…</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Marifet mi seninki”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<div style="text-align: right;">
<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b>Arzu Kök</b></span></div>
<div>
<br /></div>
HAKKINDAhttp://www.blogger.com/profile/05508359382724864569noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-221573656561933546.post-64632180787678494162015-11-05T23:25:00.000-08:002015-11-05T23:25:51.219-08:00Orada Bir Köy Var Uzakta - Arzu Kök<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-large;"><b>Orada Bir Köy Var Uzakta…</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bizim Köy, Mahmut Makal’ın Köyü. Senin köyün, benim köyüm, köyümüz. Köylerimiz. İşte onları, o köylerin insanlarını, yaşam şartlarını yazdı. Hiçbir şey katmadı yazarken. Bir fotoğraf kamerası gibi, gördüğü gibi aktardı her şeyi. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2q499Gq8mDJLhAddmrSdwqIjeBiWZCxAFsD7GFazZ-VAkir1-UcfaoqLVRpoYWH1id8PolfJirOyBSsp62Lo8KlqLo2pqEZ9bqQH2PP96Gb7ggnCNVzqgittTt61ztUoh9ZM89m0CyAFG/s1600/DSCN0415.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2q499Gq8mDJLhAddmrSdwqIjeBiWZCxAFsD7GFazZ-VAkir1-UcfaoqLVRpoYWH1id8PolfJirOyBSsp62Lo8KlqLo2pqEZ9bqQH2PP96Gb7ggnCNVzqgittTt61ztUoh9ZM89m0CyAFG/s400/DSCN0415.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Görmesini bilmeyen gözlere soktu yaşanılan gerçekleri, gerçeklikleri. İşte bu yüzden tutuklandı, hücuma uğradı, oradan oraya sürüldü. Fakat ona bu eziyetleri reva görenler çok haksızdılar. Çünkü herkesin bildiği bir gerçek vardır ki yaraların tedavi edilebilmesi için önce açılması gerekir. Bu işi ya hekim yapar ya da hastanın kendisi. Mahmut Makal bir hekim değildi ama o hastalardan biriydi. O, köyün bilinmeyen sefaletini ve unutulmuşluğunu yaşayanlardan biriydi. Belki de bu yüzden çok güzel açıldı bu yara. Her ne kadar yara korkutsa da bazılarını. Hatta Nihat Erim sonunda “Biz Türkiye gerçeklerini Mahmut Makal’dan öğrendik” demek durumunda kalmıştır. Neler mi anlattı Mahmut Makal’da bu kadar tepkilere, işkencelere ve bir o kadar da takdir ve teşekküre maruz kaldı? Bizim Köy’de:</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Anlatılan köy kapalı bir çevredir. Özellikle kadınlar, çocuklar, askerlik çağı öncesindeki gençler kente ve uygar dünyadaki yeme içmeye, giyim kuşama, araç gerece olabildiğine yabancıdır. Günlük yaşam yoksullukla doludur. Giyinip kuşanmadan tutun da, temizliğe, ısınmaya dek her şey problemdir.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Köydeki evler sağlık koşullarına aykırı, rahat yaşama elverişsiz, düzensiz, derme çatma, dayanıksız yapılardır. Isınmak için tandır kullanılır. Yakacak ise kurutulmuş hayvan pisliği olan tezeklerdir.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Aydınlanma güneş ışığıyla olur. Güneş battıktan sonra yaşam durur. Gaz bulunamadığı için lambadan da yararlanılamaz. Giyim-kuşam derin bir yoksulluğu yansıtır. Beslenme gereksinimi ancak sınırlı bir şekilde karşılanabilir. İçme suyu kıttır, kullanılan su genellikle sağlık koşullarına aykırıdır. </span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Evlilik, ekonomi bakımından çok güç koşullar içinde gerçekleşmektedir. Kadınların yaşamı olağanüstü güçlüklerle doludur. Üretime katılmayan yaşlılar geçim sıkıntıları içindedir. Yalnızlık çeker, itilip kakılırlar. Sağlık sorunları artmıştır, ancak son günlerini bakımdan uzak yaşarlar. </span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5wkYN9TY6TSzHdIPf265ghyphenhyphenDuPWJrl8DGSUlH3u2HJOJ6Lmv_91j9z_em-0Hwyys_MejKbaR7-7lZHMtTu6gOHxeqSkK_gb6GQdow_SGsU5jgcz_2Ld5TPktvrja6PWQMCNn_KX3OabBc/s1600/indir.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="299" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5wkYN9TY6TSzHdIPf265ghyphenhyphenDuPWJrl8DGSUlH3u2HJOJ6Lmv_91j9z_em-0Hwyys_MejKbaR7-7lZHMtTu6gOHxeqSkK_gb6GQdow_SGsU5jgcz_2Ld5TPktvrja6PWQMCNn_KX3OabBc/s400/indir.jpg" width="400" /></a><span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Çocuk gereken bakımı görmez, elverişsiz koşullarda yetişir. Neredeyse tüm çocuklar küçük yaşlardan itibaren çalışmak zorunda kalır. Yetim, öksüz kalanlar, tümüyle güçlük içinde büyür. Mirasın paylaşılmasında kadınlar ve çocuklar türlü haksızlıklara uğrar. Yurttaşlık Yasasının yerine gelenek görenek geçerlidir. Bu uygulamalarda hak hukuk önemli değildir.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bilgisizlik nedeniyle ekonomik güçlükler de, sağlık sorunları da derinleşmiştir. Temizlik gerekleri yerine getirilmez. Hastalıklara karşı korunma sağlanamaz. Çocuk ölümleri yüksektir. Doktora ve hastaneye ulaşmak çok güçtür.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yoksulluk, eğitimsizlik, insan ilişkilerini derinden etkilemiştir. Köyde kavga gürültü eksik olmaz.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Temel gelir kaynağı tarım olduğu halde tümüyle topraksız olanlar ya da az topraklı aileler çoğunluktadır. Aileler, hatta köyler arasında toprak anlaşmazlıkları sık sık patlak verir. Hatta kimi zaman bu çatışmalar ciddi boyutlara ulaşır. Verimsiz, kıraç topraklar geçimi güçleştirir. Büyük toprak sahipleri ise köylünün elindeki toprağa göz dikmiş durumdadır.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Tarımda verimliliği sağlayacak olanaklardan yoksundurlar. Elverişli tohum bulmak güçtür. Zararlılarla mücadele edilmez. Kuraklık ve aşırı yağış üretime darbe vurur. Tarım donanımı yetersizdir. Hayvanlar hastalıktan kırılır. Başkasının yanında boğaz tokluğuna, her türlü güvenceden yoksun çalışmak zorunda kalanlar çoğunluktadır. Borç ve faiz köylünün belini bükmüştür. </span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bilgi eksikliği türlü sıkıntıların, hastalıkların, elverişsiz hava koşullarının gerçek nedenlerle kavranmasını önler. Sorunlar, Tanrı’nın buyruklarına uyulmadığı için başa gelen birer ceza olarak algılanır. Okuma üflemeden, büyüden medet umulur. Din, yaşamın tüm alanlarını derinden etkiler. Bu dünyanın yerine öteki dünyaya bağlanmak gerektiği ileri sürülür. Dinin dışındaki alan hor görülerek yaşam tümüyle din ölçütünde değerlendirilir. Din inançlarını sömüren, geniş bir baskı çevresi oluşmuştur. </span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bilim ve laik dünya görüşüne dayanan eğitimin yerini din eğitiminin alması istenmektedir. Din sömürücülüğüne karşı direnen öğretmen, sürdürdüğü savaşımında yalnızlığa, umursuzluğa sürüklenmiştir. Köy çocuklarının eğitim görmesi ise oldukça zordur. Neyse ki o dönemde Köy Enstitüleri vardır.”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">İşte bunları anlatmıştı Mahmut Makal. Yaptığı sadece köy gerçeklerini tüm açıklığıyla anlatmaktı. Çünkü o da dünyanın ve insanların unuttuğu o köylerden birinde genç bir öğretmendi. Yaşadıklarını yazdı, Varlık dergisine gönderilmek üzere postaya verdi. Varlık Dergisinde yayınlandı önce parçalar halinde Bizim Köy, sonra kitaplaştırıldı. Yer yerinden oynadı birden kitapla birlikte. Halk Partisi ile Demokrat Parti birbirine girdi. Parti yöneticileri birbirlerini çok ağır sözlerle suçladılar. Ama her zaman olduğu gibi okkanın altına giden genç öğretmen Mahmut Makal oldu. Tutuklandı ve sonra da sürgünlerden, işten çıkarmalardan, irili ufaklı cezalardan bir türlü kurtulamadı.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Halk Partisinin bastırması, uluslar arası çevrelerin yakın ilgisi nedeniyle, önce tutuklanmasına karar verilen Makal hakkındaki hüküm daha sonra değişti. Onda bir <span style="color: orange;">“şahsiyet bozukluğu” </span>olduğuna karar verildi ve Makal’ın <span style="color: orange;">“doğuştan gelen aşırı kötümser bir karaktere sahip olduğu” </span>söylenerek salıverildi. Uluslar arası tepkilerden korkuyordu hükümet ve bununla da yetinmedi. O dönemde Cumhurbaşkanı olan Celal Bayar, Makal’ı Cumhurbaşkanlığı Köşküne resmen davet etti. Orada baş başa görüştüler, ama ayrıntılar, neler konuşulduğu hâlâ bir sırdır. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8URyjm7Sok5h7-xLKqeAZkwc3xScZ1V2uFsx_x_mohqFtd81d_qtFuVfRYe44aLH5OXqQxII2PKjz9jjjNoTgf5AefwvroK1DYbwwjBLKE0xMR1drdfpiedQfGA6nd27NP46lIsf4pLxJ/s1600/mahmut-makal1a.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8URyjm7Sok5h7-xLKqeAZkwc3xScZ1V2uFsx_x_mohqFtd81d_qtFuVfRYe44aLH5OXqQxII2PKjz9jjjNoTgf5AefwvroK1DYbwwjBLKE0xMR1drdfpiedQfGA6nd27NP46lIsf4pLxJ/s400/mahmut-makal1a.jpg" width="279" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu sıralar Paris’te öğrenci olarak bulunmakta olan Dışişleri eski Bakanı Turan Güneş, bir akşam arkadaşıyla yemek yerken, Mahmut Makal’dan söz eder ve yan masada bulunan ünlü ressam ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu, Güneş’in Makal’ı küçümsediğini zannederek hemen oracıkta o ünlü;</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Herifçioğlu Sen Mişel’de koyvermiş sakalı</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Neylesin bizim köyü, nitsin Mahmut Makal’ı</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Esmeri, sarışını, kumralı, kuzgunî karası</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Cebinde dört dilberin telefon numarası</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir elinde telefon, bir elinde kesesi</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Uyy!.. yesun oni nenesi</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;">Yesun oni nenesi. “</span> şiirini yazar.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Tutuklanmaktan kurtulmuştur ama o çok sevdiği öğretmenliği yapmaması için de yıldırma çalışmaları başlamıştır. Hatta bazen bir ay içerisinde birbirinden uzak üç ayrı köye sürgün edildi. Asılsız ve sudan sebeplerle, maaş kesintisi, ders verilmeme gibi disiplin cezalarına çarptırıldı. Kiralık ev bulamaması için ev sahiplerine baskı dahi yapıldı. Sonuna kadar direndi. Ama daha sonra Ankara Gazi Enstitüsü’ne girdi. Avrupa Sosyoloji Merkezi’nde araştırma yapma için Fransa’ya gitti. 1965 seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nden milletvekili adayı oldu, kazanamadı. Yeniden eğitime döndü. Çeşitli illerde ilköğretim müfettişliği yaptı. 1971’de İstanbul Sağır ve Dilsizler Okulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı ve sonrasında çok sevdiği öğretmenlikten ayrıldı. 1972 yılında Venedik Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Yurda döndü, Ankara’ya yerleşti. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yaşadığı onca acıya ve sıkıntıya rağmen yazmaktan asla vazgeçmedi. Her fırsatta Jean Paul Sartre’nin ünlü “Aç bir dünyada edebiyatın işi nedir, yazar herkese seslenmek, herkesçe okunmak istiyorsa, açlıktan ölen milyonlardan yana olmalıdır, bunu yapmadıkça, mutlu bir azınlık hizmetindedir ve onun gibi sömürücüdür” sözünü tekrar ediyordu. Bizim Köy kitabı UNESCO tarafından hem de iki kez<span style="color: orange;"> “Dünya Kültürüne Hizmet Ödülü”</span> ile ödüllendirildi. Aynı kurul Makal’ı aynı zamanda<span style="color: orange;"> “Dünya Gençliğine Örnek İnsan” </span>olarak seçiyordu. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">1943 yılının Mart ayında henüz yapım aşamasında bulunan ama bir yandan da derslerin devam ettiği İvriz Köy Enstitüsü’ne gelen ünlü eğitimci İsmail Hakkı Tonguç bir öğrenciyle konuşmak istemiş. Ancak genç heyecandan konuşamamış bir türlü. Bunun üzerine Tonguç; <span style="color: orange;">“ bunlar yedi yüz yıldır konuşturulmuyorlar, ama bir gün bir konuşacaklar ki…” </span>der. İşte o gün konuşamayan genç Mahmut Makal’dır ve Tonguç’un dediği gibi bir konuşmuş, pir konuşmuştur.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Mahmut Makal; şair ve filozof ruhlu, duygulu bir yazar. Güçlü, açık, keskin bir deyişle yazıyor eserlerini. Ama bu deyiş, öyle bir deyiş ki, gerçek yazarların kimliğini ortaya koyan, sözlerde anlatılmaz bir büyü hissettiren, kekre bir şiir havası veriyor yazdıklarına… Mahmur Makal bu ülkenin en önemli değerlerinden birisidir. Böylesi güzel yazan bir yazarı, öğretmeni tanımanın, öğrencisi olmanın mutluluğunu yaşıyorum. İyi ki varsın Mahmut hocam…</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Son olarak Orhan Kemal’den küçük bir anı aktarmak istiyorum;</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Mahmut Makal’ın kitabını; bir hamlede yer, yutar gibi okuduktan sonra, elimde olmayarak ‘Yaşa aslan!’ diye haykırdığım zaman, saat gecenin üçüne çeyrek vardı.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Onu hiç tanımıyorum. Hiçbir yerde görmüşlüğüm falan da yok tabii… Gecenin üçünde beni heyecanlandıran bu delikanlıyı, alnından öpmek için önüne geçilmez bir istek duymuş, buna, imkân olmayınca da kaleme kağıda sarılmış, Bizim Köy hakkında bir methiye döktürmüştüm.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ne zaman uykuya geçtim bilmem. Sabahleyin çok erkenden uyandığım zaman, akşamki heyecanı yeniden yaşadım ve karıma;</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Bu kitabı bugün oku!’ dedim. ‘Derhal oku… Senden yemek falan istemiyorum. Öğleye kadar oku, üzerinde konuşalım!’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Öğle oldu, eve geldim.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Nasıl?’ dedim karıma, ‘Okudun mu?’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Okudum…’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Nasıl buldun?’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Beni gözden geçirdi.</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Çok güzel, amma…’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Eeee… Amması ne?’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Ah şey olsaydı…’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Ne?’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Bir noksanlık var bunda… Sen daha iyi anlarsın ya…’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Ne?’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Şey canım işte… Bu işlerin, yani köy ve köylü meselesinin kökünden halli için…’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Anlıyorum, köy ve köylüyü kurtarmak için nasıl bir yol takip edilmesi lazım geldiği…1</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘Tamam… Yoksa, mesele aynı gerilik, yalnız Mahmut Makal’ın ve Mahmut Makal’ların köyünde mi? Bizim şehirde burnumuzun dibinde yok mu? Pencereden bak… Sadece teşhirle bitmiyor iş…’</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">‘O tarafını da başka Mahmut Makal’lar dünsün karıcığım’ dedim. ‘Temenni edelim şehirli bir Mahmut Makal çıksın da –Bizim Şehir- diye bir kitapla; beton, çelik, elektrik, otomobil, radyonun yanı başındaki uçurumdan bahsetsin…’</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;">Bu konuşmanın üzerine methiyemi yırttım. Çünkü Mahmut Makal, asıl methiyelere layıl eserlerini daha sonra verecek, yahut Mahmut Makal’lar…”</span> (Yaprak; Sayı22, 15 Mart 1950)</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<div style="text-align: right;">
<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b>Arzu Kök</b></span></div>
HAKKINDAhttp://www.blogger.com/profile/05508359382724864569noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-221573656561933546.post-21591385331436404062015-11-04T04:14:00.000-08:002015-11-04T04:14:17.960-08:00Aşık Veysel - Arzu Kök<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-large;"><b>Aşık Veysel</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Küçük bir çocuk evinin bahçesinde kendince ürettiği bir oyun oynamaktadır. Oynadığı oyunun adı <span style="color: orange;">‘Güneş Işınlarını Tutmaca’</span>. Büyük bir heyecan ve ciddiyetle tutmaya çalışmaktadır güneş ışınlarını. Babası az ilerde kerevete oturmuş onu izlemektedir. Seslenir küçük oğluna; <span style="color: orange;">“Hadi oğlum tut güneş ışınlarını ve getir bana” </span>diye. Heyecanlanır çocuk. Hemen bir iki güneş ışığı yakalar ve babasına koşar, açar ellerini sunmak için babasına ama bir de ne görsün, yakaladığı ışınlar yok olmuştur. Şaşırır, tekrar tekrar dener ama hep aynı hezimet. Bu çocuk Aşık Veysel’dir. O gün babası için hiç güneş ışığı tutamamıştır, ellerine alamamıştır o ışınları. Ancak Aşık Veysel aslında o güneş ışınlarını toplamıştır, ama elleriyle değil, beyniyle. Zira 1973 yılının 21 Mart günü kendini kaybedene kadar da kafasında, yüreğinde kalmıştır hep o ışık. O ışık yazdırmıştır o güzel şiirleri ona.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbAQuQ6jmYaorrOFC6d3XYEqvy4YwOLrfkCGkPvOLIgBdQk0UTZbRbuKpdFz7qP53DD6oLFnT_y8-2R13FHHwp-98qVQz3hrCwOijWjbSu0HcFMQ2pOTqYnlSm8eFI0zOXjw2dMDJh0v3x/s1600/indir.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbAQuQ6jmYaorrOFC6d3XYEqvy4YwOLrfkCGkPvOLIgBdQk0UTZbRbuKpdFz7qP53DD6oLFnT_y8-2R13FHHwp-98qVQz3hrCwOijWjbSu0HcFMQ2pOTqYnlSm8eFI0zOXjw2dMDJh0v3x/s400/indir.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">1973 yılında yitirdiğimiz Aşık Veysel için çok şeyler yazıldı, çok şeyler söylendi. Hala da söylenmeye devam etmektedir. Aşık Veysel’i anlatmak kolay değildir. Kimi sadece Aşık Veysel anılarını yazdı, kimi Aşık Veysel’i ve yaşamını anlatırken 40 yaşından sonrasını ele aldı, sanki Aşık Veysel öncesinde hiç yaşamamış gibi, kimi sadece şiirlerini ve onların altındaki felsefeyi çözmeye, yazmaya çalıştı. Hepsi de kendince haklıydı belki de, çünkü Aşık Veysel’i anlatmak kolay değildi. Onun derinliğine inmek, sahip olduğu felsefeyi anlamak kolay değildi ama büyüktü işte Aşık Veysel ve bir yerinden anlatılmalıydı mantığı vardı. Anlattılar da. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Aşık Veysel’i ilk kez Türkiye kamuoyuna tanıtan Ahmet Kutsi Tecer; <span style="color: orange;">“Veysel Şatıroğlu’nda Aşık Veysel bitiyor. Tanzimat’tan gelenlerle onun farkı gelenekten geldiği için bir ses farkıdır. Onun teli bize göre bağlanmıştır. Tanzimatın sesi taklit bir bağlamadır. Evvelkisine düzen, ikincisine akort dediğimiz…” </span>söyleriyle anlatıyor onu. Sabahattin Eyüboğlu; <span style="color: orange;">“Halk şiir geleneği içinde Veysel uzaktan bir birine benzeyen köyler içinde bir köydür. Hep aynı saz, aynı söz deyip geçebilirsiniz. İnsanlığından ayrılmayan şiiri halkından, toprağından da ayrılmaz.”</span> demektedir Veysel için. Yaşar Kemal; “Eğer Veysel bugünün şairi olsaydı, onun şiiri de bugün halkın içinden çıkan şairlerin şiiri gibi olurdu. Veysel’i iyi okuyanlar, onun inceden de olsa, köylü yanını kırarak bir başkaldırma şairi olduğunu göreceklerdir ve <span style="color: orange;">‘Dağlar çiçek açar/ Veysel dert açar’ ın tadına varacaklardır”</span> der. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Aşık Veysel hakkında söylenen sözler genel anlamıyla övgü doludur. Ancak eleştirenler de yok değildir. Türkçüler, <span style="color: orange;">‘Veysel neden bizim gibi düşünmedi?’</span>, dinciler, <span style="color: orange;">‘Neden dini şiirler yazmadı?’</span>, Marksistler,<span style="color: orange;"> ‘Neden düzene başkaldırmadı?’</span> diyerek eleştirdiler Aşık Veysel’i. Ama ne kadar eleştirseler de <span style="color: orange;">“Yiğidi öldür, hakkını yeme”</span> sözü gereği saygı ile eğilmeyi bildiler önünde. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">41 yıl oldu Aşık Veysel aramızdan ayrılalı, ama bugüne kadar ona hak ettiği değeri veremedik ulus olarak. Sadece herkes işine geldiği gibi kullandı onu, siyasiler ağzına sakız yaptı, araştırmadan yazılıp çizildi pek çok şey. Oysa siyaset üstüydü Aşık Veysel, insan sevgisi, doğa sevgisi üstündeydi her şeyin. Görmeyen gözleri, her şeyi tüm aydınlığıyla gören yüreği vardı. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBcrn2lJZEIwtbURNXNovIblt6kDsX8gsHAocGQVB3wJzEF_XW3xRXguk6zJ9GZ1mteMrR7ZXJJNkZNdOtMDOvZleis8Yha250kACH11V6z5GBeoaOhz-uPIUN4_e8ZklXowO6iwjD5fkJ/s1600/8003350-asik_veysel-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBcrn2lJZEIwtbURNXNovIblt6kDsX8gsHAocGQVB3wJzEF_XW3xRXguk6zJ9GZ1mteMrR7ZXJJNkZNdOtMDOvZleis8Yha250kACH11V6z5GBeoaOhz-uPIUN4_e8ZklXowO6iwjD5fkJ/s400/8003350-asik_veysel-1.jpg" width="400" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Günümüzde ülkemizde 166 tane üniversite bulunmaktadır. Ancak bu üniversitelerin hiçbirinde Aşık Veysel ile ilgili bir kürsü bulunmamaktadır. Oysa Kanada’da, Japonya’da, üniversitelerinde, mızrabın saza vuruşundan onlarca tez hazırlanıyor ve birer kürsü oluşturuluyor. Ülkemizde ise yok maalesef. Zülfü Livaneli bir makalesinde şöyle diyordu; <span style="color: orange;">“Eğer Aşık Veysel’in değerini anlayacak kök kültüre sahip değilseniz, Mozart’ı iyi yorumlamanız olanaksız.” </span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Aşık Veysel, Türkçe’nin kalıplarını en yalın, en anlaşılır kültür ve bilgi birikimiyle kullanan bir ozandır ve onun gibisi bugün bile yok gibidir. Onun gibi bu koskocaman topluma kendisini kabul ettirebilecek bir ozan yetişebilecek midir acaba ülkemizde? Eğer Aşık Veysel doğru anlatılmazsa, üniversiteler birer Aşık Veysel kürsüsü kurup derinlemesine inceleyip, gelecek kuşaklara doğru aktarmazsa zor olacak bazı şeyler. Eksik bilgilerle, yanlış öğreneceğiz onu. İzin verilmemelidir buna. Bu anlamda üniversiteler bu işe el koymalıdır. Hükümet Aşık Veysel’in doğru anlatılmasına vesile olmalıdır. Örneğin geçen yıllarda bir yıl Mevlana Yılı ilan edilmiş ve her yönüyle anlatılmıştı. Peki neden, bir yılı Yunus Emre yılı, bir yılı Aşık Veysel yılı ilan edemiyoruz? Neden öz değerlerimize sahip çıkmıyoruz?</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Aşık Veysel ozanlık geleneğinin en güçlü temsilcisidir. Ama hala onun hakkında bilmediğimiz o kadar şey var ki. Tüm üniversitelerimizi ve Kültür Bakanlığı’nı bu anlamda çalışmaya davet ediyorum. Bu büyük ustanın ölümünün 41. yılı, adına açılacak kürsülere ve kültürel çalışmalara vesile olur umarım. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Işıklar içinde kal Aşık Veysel. Her ne kadar değerini bilme yoksunu olsak da iyi ki bizim topraklarımızda yaşamış, dilimizde eserler vermiş... </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<div style="text-align: right;">
<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b>Arzu Kök</b></span></div>
<br />
<br />
<br />
<br />HAKKINDAhttp://www.blogger.com/profile/05508359382724864569noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-221573656561933546.post-34475508632740324932015-11-04T04:07:00.000-08:002015-11-04T04:07:14.814-08:00Cahit Sıtkı Tarancı - Arzu Kök<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-large;"><b>Cahit Sıtkı Tarancı</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Cahit Sıtkı Tarancı 4 Ekim 1910'da Diyarbakır’da doğdu. 13 Ekim 1956'da, 46 yaşında, zatülcenp hastalığından, orada hastanede öldü. Cenazesi 26 Ekim tarihinde Ankara'da toprağa verildi. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ona göre şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır. Şiirde ses, anlam ve biçim bütünlüğü arar. Vezin ve kafiyeden kopmamış; ama ölçülü veya serbest, her türlü şiirin güzel olabileceği inancını taşımıştır. Açık ve sade bir üslubu vardır. Çoğu gerçeğe bağlı olan mecazları, derin, karışık ve şaşırtıcı değildir. Uzak çağrışımlara ve hayal oyunlarına pek itibar etmemiştir. Zaman zaman bazı imaj ve sembollere başvurmuştur. Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiş, ama hep ölümün üstüne gitmiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık,kaçış, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de şiirlerine konu olmuştur. <span style="color: orange;">"Sanat için sanat"</span> ilkesine bağlı kalmıştır. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Mustafa Baydar’ın Varlık Yayınlarından çıkan Edebiyatçılarımız Konuşuyor eserinde Cahit Sıtkı Tarancı şunları söylüyordu:</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoMRMAQsgxOKTIgbEF1pvYCXfN8QbTZQ1eu87QqbObo_DqPRsI7WjaqSIPGxLQVMP5_X_wpp35O-Lk4C1nP-UrS0n7N98nBdnrrNLP22aeC1dwDJNsg8M8189rQmZ-e53wbQFTkgUImIIC/s1600/cahitsc4b1tkc4b1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoMRMAQsgxOKTIgbEF1pvYCXfN8QbTZQ1eu87QqbObo_DqPRsI7WjaqSIPGxLQVMP5_X_wpp35O-Lk4C1nP-UrS0n7N98nBdnrrNLP22aeC1dwDJNsg8M8189rQmZ-e53wbQFTkgUImIIC/s400/cahitsc4b1tkc4b1.jpg" width="292" /></a><span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Nasıl yazdığımı ben de açıkça bilmiyorum, dersem şaşmayınız. Yemek yerken veya yolda giderken bir mısra geliverir, galiba Valery’nin yukarıdan inen mısraı gibi bir şey. Bakarsınız, o zamana kadar karanlık gördüğünüz bir dünya birdenbire aydınlanıvermiş. Artık o mısra kılavuzunuz olur, yazacağınız şiiri, mevzuunu, şeklini, boyunu posunu, hepsini o tayin eder. Ve o şiir bitinceye kadar siz işgal altında bir memleket gibisinizdir. Dairede çalışmanızı, yemeğinizi, gezmenizi, uykunuzu ona tahsis edersiniz. Şiir bitmeden kurtulamazsınız. Bu arada kalbinizin, sinirlerinizin, kafanızın, hatta kollarınızın ve ayaklarınızın akıl sır ermez bir işbirliği ile çalıştığını görürsünüz. Gerçekten güzel şiirlerdeki hayatiyet belki de buradan geliyor. Şiirle hayat arasındaki bu sıkı münasebete inandığım içindir ki, şiiri hiçbir zaman bir fikrin ispatı, bir davanın müdafaası, bir felsefe sisteminin takdimi olarak telakki etmedim. Şiirin bünyesinin gerektirdiği bu bağımsızlık, şiirlerin hürriyet aşkıyla da izah edilebilir. Bunun için, baskı rejimlerinde ilk isyan bayrağını açanların daima şairler olduğuna şaşmamak, buna sevinmek gerekir.”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yaş Otuzbeş, Haydi Abbas, Memleket İsterim…vb.. şiirleri herkesin ezberinde olan usta şairimizi rahmetle anıyoruz. Sizlerle Memleket isterim şiirini paylaşmak istiyorum…</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Memleket İsterim</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Memleket isterim</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kuşların çiçeklerin diyarı olsun</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Memleket isterim</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ne başta dert ne gönülde hasret olsun</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kardeş kavgasına nihayet olsun</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Memleket isterim</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kış günü herkesin evi barkı olsun.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Memleket isterim</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Olursa bir şikayet ölümden olsun</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<br />
<div style="text-align: right;">
<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b>Arzu Kök</b></span></div>
<br />HAKKINDAhttp://www.blogger.com/profile/05508359382724864569noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-221573656561933546.post-10556565067089178042015-11-04T03:59:00.005-08:002015-11-04T03:59:59.453-08:00Mehmet AYDIN İle Söyleşi - Arzu Kök<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-large;"><b>Mehmet AYDIN İle Söyleşi</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Türk Edebiyatı’nda son nefesine kadar yazmayı devam ettirmiş şairlerimiz vardır. Böyle söyleyince ilk anda akla Fazıl Hüsnü Dağlarca, İlhan Berk, Melih Cevdet Anday gibi şiir ustaları gelir ve yalnız bu unvan onlara aitmiş gibi düşünülür. Oysa onlarla sınırlı değildir şiir emekçileri, Türkçe tutkunları. İşte Mehmet AYDIN bunlardan biridir. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Cumhuriyet ile yaşıt Mehmet AYDIN. Bugüne kadar da Cumhuriyet kuşağının coşkusunu içinde taşıyor. Kendisi kadar şiiri de gerçek birer cumhuriyetli. Mehmet AYDIN yaz kış meyve veren bir ağaç gibidir. Ders kitabından, eleştiriye kadar her konuya el atmış bir yazıneridir. </span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHFs7nsL6gcko6wpqnaLEGQo8HwGnWqnMc7QpLXBysi-F0qL52esoVBsmwtp57nrSq2FsNpxN184I2EvcOf-2B6z13aG2t5_SLojcvxdo9csDd2_KMGzTmmFTyQ97ap-vhBg-CqLGEWDRw/s1600/ma3.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHFs7nsL6gcko6wpqnaLEGQo8HwGnWqnMc7QpLXBysi-F0qL52esoVBsmwtp57nrSq2FsNpxN184I2EvcOf-2B6z13aG2t5_SLojcvxdo9csDd2_KMGzTmmFTyQ97ap-vhBg-CqLGEWDRw/s400/ma3.jpg" width="268" /></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Anadolu’nun bozkırlarından sözcükler devşirip getirir dimağlarımıza. Dağ başlarında sessiz sedasız açan kırçiçekleri gibi unutulmaya yüz tutmuş sözcükleri kullanır şiirlerinde. Oldukça yalın bir anlatımı vardır. Özenle seçer sözcükleri ve gerçek anlamda mükemmel bir dil işçiliği ile kullanır. Bu anlamda Türkçe’nin yüzakıdır. Şiirlerinde söylenceler, türküler, masal ve kültürel değerlerden yararlanır. Toplumun hemen her kesimini içine alan geniş bir izlek yelpazesi ile ele alarak aktarır bizlere. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Mehmet AYDIN, yaşamıyla, yapıtlarıyla örnek bir eğitimci ve mücadele adamı olarak çıkar karşımıza.<span style="color: orange;"> “Kalemiyle köprü kurabilmeyi” </span>beceren usta kalemlerimizdendir kendisi. Biz de bu usta kalemle edebiyat, şiirimiz, Türkçemiz üzerine bir söyleşi yaptık. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: #cc0000;"><b>Arzu Kök:</b></span> Sevgili Öğretmenim, şiire saygıdan mıdır bilmiyorum ama, “Şiir tanımlanamaz” diye bir anlayış var günümüzde. Şiir nedir sizce? Şiirde aradıklarınız nelerdir?</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><span style="color: orange;">Mehmet Aydın:</span> </b>Şiir, bir konuyu, sorunu ya da gerçeği ele alıp, onu dilden yeni bir dil yaratarak ona hayat katma işlevidir. Gerçek şiir doğal dilin yapısını ve mantığını aşar. Bambaşka bir boyut kazandırır ona. Şiir duyguların ürünüdür. Duyguları yoğunlaştırarak yansıtıp, insanları etkileme sanatıdır. Ussal ve sessel bir coşkudur. Sözcük, imge ve duyarlılığın estetik olarak biçimlendirilmesi olgusudur.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Benim şiirim genelde bir anlam şiiridir. Şiirlerimde biçim ve anlam bütünlüğünü sağlamak isterim. Evrensel ilişkilerin bilimi olan diyalektizmi göz önünde tutarak yazarım şiirlerimi. Dil, anlatım yoğunluğu ve estetik kurgu ile sağlanan şiir sesi ve şiir gerçekliğine ağırlık veririm. Dünya görüşü ve evrenselliği dikkate alırım, asla ben-merkezci şiir yazmadım.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Aşırılığa kaçan üst-dilli(soyutlamalı) ve salt dile dayalı öte-dilli şiiri yumuşatmaya çalışırım. Şiirde sözcüklerin ve dizelerin bağıntılı olmasını isterim. Şiirde kapalılığı özün yoğunluğu olarak kabul ederim. İnsanı ve insanları sürekli geleceğe taşımanın gerekliliğine inanırım. Bence şiir böyle olduğunda anlam kazanır. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: #cc0000;"><b>Arzu Kök:</b> </span>Peki öğretmenim şiirde bunlar olmalı da neler olmamalı? Nelere karşısınız?</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-HoWOUagJP3YUN85tklEghiXVi-JfU2Vpndl3e8OFbARKiMopWS3WCkxGysahbTMGtXsPWZKV8ijpcPyld_MfZhAQA7USfyYv6cQA57VxBJtaq6M8W76tJhNn49brKrfDXblUeCWoaQod/s1600/155709_531248916919119_1191464113_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-HoWOUagJP3YUN85tklEghiXVi-JfU2Vpndl3e8OFbARKiMopWS3WCkxGysahbTMGtXsPWZKV8ijpcPyld_MfZhAQA7USfyYv6cQA57VxBJtaq6M8W76tJhNn49brKrfDXblUeCWoaQod/s400/155709_531248916919119_1191464113_n.jpg" width="300" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><span style="color: orange;">Mehmet Aydın:</span> </b>Şiir bir dizeye bağlı olmamalı ya da dizeler birbirinden bağımsız olmamalıdır şiirde. Aşırı derecede imge, simge kullanılarak oluşturulan boyalı şiirleri sevmiyorum. Özü tamamıyla dışlayan, sadece yapıya ağırlık veren sentetik şiirlere de karşıyım. Şiirde tonlama, vurgu, söz bağıntıları, iç uyak ve çağrışımlar yoksa o sesten yoksun şiirdir. Bir tarafa sığınan (mistisizme, dinciliğe, ideoloji sekreterliğine) şiirler verimli olmazlar. Liberalizm ve kitap rantı uğruna Türkçeyi zedeleyen şiire karşıyım. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: #cc0000;"><b>Arzu Kök:</b></span> Sizin için “İmgeyi en güzel kullanan şairlerden biri” diyorlar. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Sizce imge nedir ve ne oranda kullanılmalıdır?</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;"><b>Mehmet Aydın:</b></span> Hayır imgeyi değil Türkçeyi en güzel kullanan şair derler bana. Çünkü bence imgeyi en güzel kullanan şair İlhan Berk’tir. Ancak ben imgesiz şiir düşünemiyorum. Ancak imgenin tutsağı olmamak gerektiğine de inanıyorum. Eti ve kanı olmayan yapıntı şiirle ilgim olmaz benim. Estetiği zedelemeden sözün düşünceyle kesinlikle bağdaşmasını isterim. Yalınlık ve halkçı öz yanında, bütüncül ve kompozisyon şiire, şiirsel anlatıma ağırlık vermeye çalışıyorum. Anlamlandırma ve şiirin ritim düzeyine yönelerek, yoğunlaştırılmış bir anlatım biçimi oluşturmak istiyorum. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: #cc0000;"><b>Arzu Kök: </b></span> Şiirlerinizde toplum, dünyanın ve ülkemizin durumu işlediğiniz konular arasındadır. Yani siz dünyanın durumunu gönül gözüyle izliyorsunuz? Sizce nereye kadar gidiyor bu dünya?</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;"><b>Mehmet Aydın:</b></span> Günümüzde “Yeni Dünya Düzeni” isimli bir öğreti egemen. Bu düzen dünyaya ABD’nin öngördüğü ve dayattığı bir yaşam biçiminden başka bir şey değildir. Özü; devleti tümüyle küçültmeye ve liberalist bir demokrasiye dayanmaktadır. Fakat güce ve sömürüye dönüştüğünde büyük yıkımlar olacaktır. Bana göre dünyamız dengesi yitmiş bir bıçak sırtında bilinmeze doğru sürükleniyor.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: #cc0000;"><b>Arzu Kök: </b></span>Günümüzde yazıktır ki her şey eş-dost kayırmacılığı, ahbap-çavuş ilişkileri içerisinde devam edip gidiyor. Hatta ödüller bile bu yöntemle dağıtılır duruma gelmiş durumda. Ancak bu sanat ve edebiyat için hoş bir durum değil. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;"><b>Mehmet Aydın:</b></span> Gerçekten çoğu yerde çevremizi eciş bücüş, kekeme ve cüce şiirler kaplamış bulunmakta. Bundan başka, daha şiirin kabuğunu dahi kıramamış olan kimi insanlar, şiir yarışmaları seçici kurullarında rahatça boy göstermektedirler. Yalnız yazın çevresiyle de sınırlı değil; günümüzde pek çok alanda dördüncü ve beşinci sıradaki kişiler öne çıkmış ya da çıkarılmış durumda. Tüm bunları, toplum yozlaşmasının tipik birer göstergesi olarak kabul edebiliriz. Ne var ki, ülkemizde onca has şairleri ve eleştirmenleri de yadsımamak gerektiğine inanıyorum.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: #cc0000;"><b>Arzu Kök:</b></span> Sevgili öğretmenim sizi çok yormak istemiyorum. Son olarak şiire, yazmaya yeni başlayanlara neler öneriyorsunuz?</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: orange;"><b>Mehmet Aydın:</b></span> Tarih, felsefe, edebiyat, psikoloji ve toplumbilim konularını içeren yapıtları; dizgeli biçimde özümseyerek okumalarını öneriyorum. Dolmadan kimse taşamaz, bu nedenledir ki önce dolmalı insan.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: red;">Arzu Kök:</span> Verdiğiniz yanıtlar için teşekkür ediyorum. Size sağlık diliyorum.</span>HAKKINDAhttp://www.blogger.com/profile/05508359382724864569noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-221573656561933546.post-76946601988417444362015-11-04T03:15:00.000-08:002015-11-04T03:15:41.354-08:00Ahsen - Arzu Kök<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-large;"><b>AHSEN</b></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Rifat Kaya imzalı kitabı elinize aldığınızda öncelikle adı cezbediyor sizi, düşündürüyor. Ahsen ne demek acaba diye düşünüyorsunuz. Önce isim olarak çok kullanıldığı için şairin bir zamanlar âşık olduğu bir bayan gibi düşünüyordunuz. Ki belki de öyledir. Zira bilemezsiniz şairin iç dünyasını. <span style="color: orange;">“Ahsen”</span> Arapça kökenli bir sözcük olup <span style="color: orange;">“en güzel, mükemmel, harika”</span> anlamlarına gelmektedir, üstelik Kur-an’da da geçmektedir. Anlamı böylesine güzel bir sözcük kitaba adını vermiş bu durumda. Adının verdiği derin düşüncülerle başlıyorsunuz okumaya kitabı.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjM9mNPmV6Zn2EGnzOawqMlKzfNl16VfEWR4lElLoejcDnnSZNp-lPVNmJ1QvrfB3ftD1oxG2VZqhmSEKoH5xj4CuSu14Bs8VD6nKo7CiYuYCtlCBzTGnQT6_xt7bAwXloGk-DfwOYHHNmL/s1600/ahsen.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjM9mNPmV6Zn2EGnzOawqMlKzfNl16VfEWR4lElLoejcDnnSZNp-lPVNmJ1QvrfB3ftD1oxG2VZqhmSEKoH5xj4CuSu14Bs8VD6nKo7CiYuYCtlCBzTGnQT6_xt7bAwXloGk-DfwOYHHNmL/s400/ahsen.jpg" width="278" /></a></div>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Kelam ağlasın, gönül sızlasın</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Elvan elvan canlar dağlansın” </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Dizeleri ile karşılıyor kitap sizi ve ilk ipuçlarını veriyor size. Zamanla, sesle ve soyut kavramlarla bir iletişimin sizi beklediğini anlıyorsunuz. Şairin yaşamdan özümsediklerinin mısralara aktarılmış sureti duruyor karşınızda. Bir kalıba uymayan şiirler. Adeta yeni bir yapıda oluşturulmuş şiirler. Hece deseniz hece değil, aruz deseniz aruz değil, serbest deseniz o da değil. Yeni, yepyeni bir üslup. </span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Sendeki akıl ondaki değil mi</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sen kulsan o hakkın kulu değil mi</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Allah sana verdi ona vermez mi</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Çok bilmiş gramına göre konuş”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Şair yaşadığı çağda, insana ve toplumlara kasteden olgu ve olaylara eğiliyor. Tanıklık ederken, itirazını da yükseltiyor. Zaman zaman sertleşiyor meramını anlatmak adına. Ancak insanlık adına, insandan yana olmak adına yapıyor. Sonuçta insandan yana şiirler çıkıyor ortaya. Yaşadığı toplumun bir bireyi olarak, sevinçlerini, sıkıntılarını paylaştığı milletin sorunlarını dile getirmeyi bilmiş. Şiirlerde adalet kavramının önemine inanmış bir şairin feryadı var. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Ustura yarası sevda saklı zulamda</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kor ateşi köz-köz çileli bağrımda”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Dizelerinden anlaşıldığı gibi sevgi de, aşk da var şiirlerde. Aşk duygusunun oluşturduğu heyecanı da aynı güzellikte yansıtmayı bilmiş şairimiz. Ama bunun yanında varlık sebebimiz ve en önemli değerimiz Allah sevgisini de aynı oranda, hatta kimi yerde çok daha güzel ifade etmeyi de bilmiş. Buram buram sevgi kokuyor kimi şiirler ve ferahlatıyor içini insanın.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Rifat Kaya, şiirlerini kitaplaştırarak anlamlı bir iş yapmış. Yarınlara bugünün güzellikleri yanında çirkinliklerini de emanet ediyor ki ileride ders almayı bilsin insanlar. Bu anlamda tebrik ediyorum kendisini. Rifat Kaya çok da mütevazi bir insan. Bir kitap yazmış olmak değiştirmemiş onu. Doğallığını, samimiyetini, insanlığını bırakmamış kenara ki bunlar onun güzel yerlerde olması gereğinin göstergesi bir yerde. <span style="color: orange;">“Her insan kendi yolağındaki gücüyle ad yapar” </span>der adeta. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kitabı okumanızı öneriyorum. Şiirler arasında bir seyahat iyi gelecektir size diyor ve sözlerimi Rifat Kaya’nın AHSEN kitabından onu anlatan bir dörtlükle sonlandırıyorum.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Savaşım kendimle</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Savaşım nefsimle</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">İçimde bir volkan var</span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ataşı derinde”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<div style="text-align: right;">
<span style="color: red; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b>Arzu Kök</b></span></div>
<div>
<br /></div>
HAKKINDAhttp://www.blogger.com/profile/05508359382724864569noreply@blogger.com0