4 Kasım 2015 Çarşamba

Cahit Sıtkı Tarancı - Arzu Kök

Cahit Sıtkı Tarancı


Cahit Sıtkı Tarancı 4 Ekim 1910'da Diyarbakır’da doğdu. 13 Ekim 1956'da, 46 yaşında, zatülcenp hastalığından, orada hastanede öldü. Cenazesi 26 Ekim tarihinde Ankara'da toprağa verildi. 

Ona göre şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır. Şiirde ses, anlam ve biçim bütünlüğü arar. Vezin ve kafiyeden kopmamış; ama ölçülü veya serbest, her türlü şiirin güzel olabileceği inancını taşımıştır. Açık ve sade bir üslubu vardır. Çoğu gerçeğe bağlı olan mecazları, derin, karışık ve şaşırtıcı değildir. Uzak çağrışımlara ve hayal oyunlarına pek itibar etmemiştir. Zaman zaman bazı imaj ve sembollere başvurmuştur. Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiş, ama hep ölümün üstüne gitmiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık,kaçış, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de şiirlerine konu olmuştur. "Sanat için sanat" ilkesine bağlı kalmıştır. 

Mustafa Baydar’ın Varlık Yayınlarından çıkan Edebiyatçılarımız Konuşuyor eserinde Cahit Sıtkı Tarancı şunları söylüyordu:

“Nasıl yazdığımı ben de açıkça bilmiyorum, dersem şaşmayınız. Yemek yerken veya yolda giderken bir mısra geliverir, galiba Valery’nin yukarıdan inen mısraı gibi bir şey. Bakarsınız, o zamana kadar karanlık gördüğünüz bir dünya birdenbire aydınlanıvermiş. Artık o mısra kılavuzunuz olur, yazacağınız şiiri, mevzuunu, şeklini, boyunu posunu, hepsini o tayin eder. Ve o şiir bitinceye kadar siz işgal altında bir memleket gibisinizdir. Dairede çalışmanızı, yemeğinizi, gezmenizi, uykunuzu ona tahsis edersiniz. Şiir bitmeden kurtulamazsınız. Bu arada kalbinizin, sinirlerinizin, kafanızın, hatta kollarınızın ve ayaklarınızın akıl sır ermez bir işbirliği ile çalıştığını görürsünüz. Gerçekten güzel şiirlerdeki hayatiyet belki de buradan geliyor. Şiirle hayat arasındaki bu sıkı münasebete inandığım içindir ki, şiiri hiçbir zaman bir fikrin ispatı, bir davanın müdafaası, bir felsefe sisteminin takdimi olarak telakki etmedim. Şiirin bünyesinin gerektirdiği bu bağımsızlık, şiirlerin hürriyet aşkıyla da izah edilebilir. Bunun için, baskı rejimlerinde ilk isyan bayrağını açanların daima şairler olduğuna şaşmamak, buna sevinmek gerekir.”

Yaş Otuzbeş, Haydi Abbas, Memleket İsterim…vb.. şiirleri herkesin ezberinde olan usta şairimizi rahmetle anıyoruz. Sizlerle Memleket isterim şiirini paylaşmak istiyorum…

Memleket İsterim

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun

Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun
Kardeş kavgasına nihayet olsun

Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun
Olursa bir şikayet ölümden olsun
                         
                            


Arzu Kök

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder