4 Kasım 2015 Çarşamba

Mehmet AYDIN İle Söyleşi - Arzu Kök

Mehmet AYDIN İle Söyleşi

Türk Edebiyatı’nda son nefesine kadar yazmayı devam ettirmiş şairlerimiz vardır. Böyle söyleyince ilk anda akla Fazıl Hüsnü Dağlarca, İlhan Berk, Melih Cevdet Anday gibi şiir ustaları gelir ve yalnız bu unvan onlara aitmiş gibi düşünülür. Oysa onlarla sınırlı değildir şiir emekçileri, Türkçe tutkunları. İşte Mehmet AYDIN bunlardan biridir. 

Cumhuriyet ile yaşıt Mehmet AYDIN. Bugüne kadar da Cumhuriyet kuşağının coşkusunu içinde taşıyor. Kendisi kadar şiiri de gerçek birer cumhuriyetli. Mehmet AYDIN yaz kış meyve veren bir ağaç gibidir. Ders kitabından, eleştiriye kadar her konuya el atmış bir yazıneridir. 

Anadolu’nun bozkırlarından sözcükler devşirip getirir dimağlarımıza. Dağ başlarında sessiz sedasız açan kırçiçekleri gibi unutulmaya yüz tutmuş sözcükleri kullanır şiirlerinde. Oldukça yalın bir anlatımı vardır. Özenle seçer sözcükleri ve gerçek anlamda mükemmel bir dil işçiliği ile kullanır. Bu anlamda Türkçe’nin yüzakıdır. Şiirlerinde söylenceler, türküler, masal ve kültürel değerlerden yararlanır. Toplumun hemen her kesimini içine alan geniş bir izlek yelpazesi ile ele alarak aktarır bizlere. 

Mehmet AYDIN, yaşamıyla, yapıtlarıyla örnek bir eğitimci ve mücadele adamı olarak çıkar karşımıza. “Kalemiyle köprü kurabilmeyi” beceren usta kalemlerimizdendir kendisi. Biz de bu usta kalemle edebiyat, şiirimiz, Türkçemiz üzerine bir söyleşi yaptık. 

Arzu Kök: Sevgili Öğretmenim, şiire saygıdan mıdır bilmiyorum ama, “Şiir tanımlanamaz” diye bir anlayış var günümüzde. Şiir nedir sizce? Şiirde aradıklarınız nelerdir?

Mehmet Aydın: Şiir, bir konuyu, sorunu ya da gerçeği ele alıp, onu dilden yeni bir dil yaratarak ona hayat katma işlevidir. Gerçek şiir doğal dilin yapısını ve mantığını aşar. Bambaşka bir boyut kazandırır ona. Şiir duyguların ürünüdür. Duyguları yoğunlaştırarak yansıtıp, insanları etkileme sanatıdır. Ussal ve sessel bir coşkudur. Sözcük, imge ve duyarlılığın estetik olarak biçimlendirilmesi olgusudur.

Benim şiirim genelde bir anlam şiiridir. Şiirlerimde biçim ve anlam bütünlüğünü sağlamak isterim. Evrensel ilişkilerin bilimi olan diyalektizmi göz önünde tutarak yazarım şiirlerimi. Dil, anlatım yoğunluğu ve estetik kurgu ile sağlanan şiir sesi ve şiir gerçekliğine ağırlık veririm. Dünya görüşü ve evrenselliği dikkate alırım, asla ben-merkezci şiir yazmadım.

Aşırılığa kaçan üst-dilli(soyutlamalı) ve salt dile dayalı öte-dilli şiiri yumuşatmaya çalışırım. Şiirde sözcüklerin ve dizelerin bağıntılı olmasını isterim. Şiirde kapalılığı özün yoğunluğu olarak kabul ederim. İnsanı ve insanları sürekli geleceğe taşımanın gerekliliğine inanırım. Bence şiir böyle olduğunda anlam kazanır. 

Arzu Kök: Peki öğretmenim şiirde bunlar olmalı da neler olmamalı? Nelere karşısınız?

Mehmet Aydın: Şiir bir dizeye bağlı olmamalı ya da dizeler birbirinden bağımsız olmamalıdır şiirde. Aşırı derecede imge, simge kullanılarak oluşturulan boyalı şiirleri sevmiyorum. Özü tamamıyla dışlayan, sadece yapıya ağırlık veren sentetik şiirlere de karşıyım. Şiirde tonlama, vurgu, söz bağıntıları, iç uyak ve çağrışımlar yoksa o sesten yoksun şiirdir. Bir tarafa sığınan (mistisizme, dinciliğe, ideoloji sekreterliğine) şiirler verimli olmazlar. Liberalizm ve kitap rantı uğruna Türkçeyi zedeleyen şiire karşıyım. 

Arzu Kök: Sizin için “İmgeyi en güzel kullanan şairlerden biri” diyorlar. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Sizce imge nedir ve ne oranda kullanılmalıdır?

Mehmet Aydın: Hayır imgeyi değil Türkçeyi en güzel kullanan şair derler bana. Çünkü bence imgeyi en güzel kullanan şair İlhan Berk’tir. Ancak ben imgesiz şiir düşünemiyorum. Ancak imgenin tutsağı olmamak gerektiğine de inanıyorum. Eti ve kanı olmayan yapıntı şiirle ilgim olmaz benim. Estetiği zedelemeden sözün düşünceyle kesinlikle bağdaşmasını isterim. Yalınlık ve halkçı öz yanında, bütüncül ve kompozisyon şiire, şiirsel anlatıma ağırlık vermeye çalışıyorum. Anlamlandırma ve şiirin ritim düzeyine yönelerek, yoğunlaştırılmış bir anlatım biçimi oluşturmak istiyorum. 

Arzu Kök:  Şiirlerinizde toplum, dünyanın ve ülkemizin durumu işlediğiniz konular arasındadır. Yani siz dünyanın durumunu gönül gözüyle izliyorsunuz? Sizce nereye kadar gidiyor bu dünya?

Mehmet Aydın: Günümüzde “Yeni Dünya Düzeni” isimli bir öğreti egemen. Bu düzen dünyaya ABD’nin öngördüğü ve dayattığı bir yaşam biçiminden başka bir şey değildir. Özü; devleti tümüyle küçültmeye ve liberalist bir demokrasiye dayanmaktadır. Fakat güce ve sömürüye dönüştüğünde büyük yıkımlar olacaktır. Bana göre dünyamız dengesi yitmiş bir bıçak sırtında bilinmeze doğru sürükleniyor.

Arzu Kök: Günümüzde yazıktır ki her şey eş-dost kayırmacılığı, ahbap-çavuş ilişkileri içerisinde devam edip gidiyor. Hatta ödüller bile bu yöntemle dağıtılır duruma gelmiş durumda. Ancak bu sanat ve edebiyat için hoş bir durum değil. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mehmet Aydın: Gerçekten çoğu yerde çevremizi eciş bücüş, kekeme ve cüce şiirler kaplamış bulunmakta. Bundan başka, daha şiirin kabuğunu dahi kıramamış olan kimi insanlar, şiir yarışmaları seçici kurullarında rahatça boy göstermektedirler. Yalnız yazın çevresiyle de sınırlı değil; günümüzde pek çok alanda dördüncü ve beşinci sıradaki kişiler öne çıkmış ya da çıkarılmış durumda. Tüm bunları, toplum yozlaşmasının tipik birer göstergesi olarak kabul edebiliriz. Ne var ki, ülkemizde onca has şairleri ve eleştirmenleri de yadsımamak gerektiğine inanıyorum.

Arzu Kök: Sevgili öğretmenim sizi çok yormak istemiyorum. Son olarak şiire, yazmaya yeni başlayanlara neler öneriyorsunuz?

Mehmet Aydın: Tarih, felsefe, edebiyat, psikoloji ve toplumbilim konularını içeren yapıtları; dizgeli biçimde özümseyerek okumalarını öneriyorum. Dolmadan kimse taşamaz, bu nedenledir ki önce dolmalı insan.

Arzu Kök: Verdiğiniz yanıtlar için teşekkür ediyorum. Size sağlık diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder